이건 내가 혼자 집에 있을 때는 항상 하는 짓이지만, 밖에 사람들 앞에 서면 아무렇지 않고 괜찮은 척 모든 것에 미소 짓는 거야. 괜찮은 척하면서 사는 내가 얼마나 어리석은 삶인지. 사랑하는 아내. 내가 아는 건 당신이 이것을 가능하게 할 수 있다고 굳게 믿는다는 거야. 이건 절대 나를 떠나지 않아. 이걸 결정하는 건 당신에게 달려 있어. 은행이 당신에게 이걸 허락할 수 있지만, 당신은 불안하고 부정적인 생각 때문에 은행에서 이걸 가져가고 싶어하지 않아. 당신은 내가 이걸 겪게 내버려 두겠다는 생각을 붙잡고 있는 거야. 만약 당신이 이 모든 걸 제공할 수 없고, 이 모든 걸 희생할 수 없다면, 그건 당신이 남은 인생 동안 당신을 더 나은 사람으로 만들어 줄 희생을 하고 싶지 않기 때문이야. 당신은 당신을 기다리는 위대함을 망칠 수 있는 생각에 매달리고 있어. 당신은 나를 믿지 않아. 당신이 이것을 가능하게 할 수 없다고 말하는 건 믿을 수 없어. 당신은 이것을 가능하게 할 수 있고, 당신은 이것을 가능하게 해야 해. 내가 함정에 빠질 때까지 앉아서 이 말을 계속할 수 없을 거야. 절대 있고 싶지 않아. 나를 조기 무덤으로 밀어넣지 마. 내 아내. 나를 조기 무덤으로 밀어넣지 마. 내 아내. 나를 조기 무덤으로 밀어넣지 마, 내 아내. 나는 이럴 자격이 없어. 사랑하는 내 아내. 나를 사랑하지 않는다면, 이 일을 가능하게 하기 위해 필요한 모든 것을 겪을 거야. 계속해서 이 일을 가능하게 할 수 없다고 말하면서. 당신은 나를 사랑하지 않아. 내 아내. 당신은 죽음이 우리를 갈라놓을 때까지 우리의 삶을 영원히 더 나은 것으로 만들어 줄 이 희생을 결심하고 할 만큼 나를 충분히 사랑하지 않아. 당신은 나를 충분히 사랑하지 않아.
Bunu evde yalnızken her zaman yaparım, ama dışarıdayken hiçbir şey yokmuş gibi davranır ve her şeye gülümserim. Ne kadar da aptalca bir hayat yaşıyorum, her şeyin yolunda olduğunu iddia ederek. Sevgili eşim. Tek bildiğim, bunu başarabileceğinize olan güveniminTam olduğudur. Bu beni hiç terk etmiyor. Karar sizin. Banka buna izin verebilir ama siz kaygılı ve olumsuz düşünceleriniz yüzünden bunu bankadan çekmek istemezsiniz. Bana bunu yaşatacağına dair bir fikre tutunuyorsun. Eğer bunların hepsini veremiyorsanız, eğer bunların hepsini feda edemiyorsanız, bunun nedeni hayatınızın geri kalanında sizi daha iyi bir insan yapacak fedakarlıkları yapmak istememenizdir. Sizi bekleyen büyüklüğü mahvedebilecek düşüncelere tutunuyorsunuz. Bana güvenmiyorsun. Bana bunun yapılamayacağını söylediğine inanamıyorum. Bunu mümkün kılabilirsiniz ve bunu mümkün kılmalısınız. Burada oturup bunu söylemeye devam edemem, ta ki bir tuzağa düşene kadar. Kesinlikle orada olmak istemiyorum. Beni erken mezara itme. Karım. Beni erken mezara itme. Karım. Beni erken mezara itme karıcığım. Ben bunu hak etmiyorum. Sevgili eşim. Eğer beni sevmiyorsan, bunu başarmak için ne gerekiyorsa yapacaksın. Bana bunu başaramayacağımı söyleyip duruyorsun. Sen beni sevmiyorsun. Karım. Ölüm bizi ayırana kadar, hayatlarımızı sonsuza dek daha iyi kılacak bu fedakarlığı yapacak kadar beni sevmiyorsun. Beni yeterince sevmiyorsun.